bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- Çok da uzak olmayan bir gelecekten ilginç bir distopya öyküsü anlatıyor bize The Lobster. Yalnız kalmış, ilişkisi olmaya insanların tutuklandığı, alternatif bir gelecekte geçen öyküde, bekar insanlar korkunç bir otele yerleştirildikten 45 gün sonra, kendileriyle eşleşen kişiyle ilişkiye başlamak zorunda kalıyorlar. eğer ki ilişkilerinde başarıyı yakalayamazlarsa, ölümün kol gezdiği bir ormana sürgüne gönderiliyorlar. Dogtooth ile dikkatle üzerine çeken yetenekli Yunan asıllı yönetmen Yorgos Lanthimos'un kamera arkasına geçtiği film, alışılmışın oldukça dışında, ilginç bir distopya öyküsü sunuyor izleyiciye. Başrollerini Colin Farrell, Ben Whishaw, Rachel Weisz ve Lea Seydoux gibisi isimlerin paylaştığı film; distopya meraklılarının ilgisini çekecek gibi görünüyor! (bkz: 2015) --- spoiler --- https://www.youtube.com/watch?v=WEGOI3L3IYc
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- "insanın hissetmediği hâlde hissediyor gibi davranması, hissettiği hâlde hissetmiyor gibi davranmasından daha zor" --- spoiler ---
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir yorgos lanthimos filmi. başrollerinde colin ferrall, rachel weisz ve lea seydoux vardır. filmin başlangıcı zaten direk insanı filme bağlıyor. bir süre de noluyor diye düşündürüyor. bir ütopya anlatılmış. ve güzel anlatılmış. izlerken zevk verdi. sadece son zamanları, kaçmaları biraz standartta bağlanmış. o da bu film için standart. yönetmenine bakmadan açmıştım filmi ve bir şekilde o hava tanıdık gelmişti ki filmin yönetmeninin kynodontas'in yönetmeni olduğunu gördüm. açıkçası bana göre kynodontas'in biraz altında kalmış film. konu bakımından değil çarpıcılık bakımından kynodontas daha fena bence.
    4. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      biraz önce izledim, sıcağı sıcağına bir şeyler yazmak istiyorum. okumaya başlamadan önce, aşağıda yazacaklarımın spoiler içerebileceğini bilmenizde fayda var diye düşünüyorum. yakın bir geleceği değil, paralel bir evreni anlatıyor bence film. konu bizim dünyamızda geçerli olamayacak kadar absürt olsa da, vermek istediği mesajları çok net anlayabiliyoruz. toplum baskısı; bence ana tema bu idi. bunun yanında dayatılan kurallar ve insanların bu kuralları çaresizce kabul etmesi, ertesi gün hayvana dönüştürüleceğini bilen birinin son defa film izlemek istemesi örneği bence çok çarpıcı idi. kurallara uyum sağlanır ise, rol gereği dahi olsa "iyi" yaşam sürülebileceğini gösterdi bize fakat bunun sonucunda mutlu olumamayacağı zaten belliydi de, köpeğin ölümü ile tasdiklenmiş oldu. sonra gelelim, "özgür" insanlara. keyfince bekar yaşayabilirsin denildi fakat içerisinde kuralları olan bir özgürlük, ne kadar özgürlüktür? zaten kahramanımız da idrak etti durumu. ister sistem kölesi ol, ister "özgür"lerin yanında ol, bir sınıfa dahil olma zorunluluğundan bahsediyor bize film. öyle ki, ben bir sınıfa dahil değilim desen, "ben bir sınıfa dahil değilim" diyenlerin sınıfına dahil oluyorsun zaten.. ve filmi google'a yazdığınızda karşınıza çıkan o cümle "insanın hissetmediği hâlde hissediyor gibi davranması, hissettiği hâlde hissetmiyor gibi davranmasından daha zor."
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok manyak bir filmdi. tşk moi.
      1öd bebeyim :* - moiveyo 11.08.2017 23:17:01 |#3457894